Rahim ağzı kanseri meme ve rahim kanserinden sonra kadında en fazla rastlanan üçüncü kanserdir. Ortalama görülme yaşı 45 dir. Erken rahim ağzı kanseri hastasının %95'inden fazlası iyileşebilir. Bu yüzden erken teşhis ve tedavisi önemlidir. Rahim ağzı kanserinin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Fakat kansere yatkınlığı arttıran bazı faktörler vardır. Bunlar;
- Siyah ırkda daha fazla görülür,
- Çok eşlilik,
- Cinsel temasın 20 yaşından önce başlaması,
- Düşük sosyo ekonomik düzey,
- Viral ve bakterial enfeksiyonlar,
- Çok doğum,
- Sigara içimi,
- Vitamin C eksikliği,
- Erkek eşin sünnetli olmaması,
- Hastanın bağışıklığının baskılanması.
Rahim Boynu Kanserinin Klinik Bulguları
Erken evre kanserler genelde bulgu vermezler. Erken dönemde yakalayabilmek için yıllık rutin smear testi ve muayene gereklidir. İlerlemiş kanserin klinik bulguları;
- Adet arası kanamalar
Bu kanamalar lekelenme, kanlı akıntı veya aşikar kanamalar şeklindede olabilir. Genelde kokulu, kaşıntı yapmayan akıntıdır.
- İlişki sonrası kanama
- Kasık ağrısı genellikle tek taraflıdır
- Zayıflık, kilo kaybı ve kansızlık hastalığın geç dönem bulgularıdır.
Rahim ağzı kanserinin ilerlemesi bazen çok hızlıdır. Bu nedenle, kanserin erken dönemde saptanabilmesi için gebelerde dahil olmak üzere tüm kadınların düzenli jinekolojik muayene ve smear testi yaptırmalarının büyük önemi vardır. Çünki hastalık bulgu vermeye başladığında çoğunlukla ilerlemiş safhadadır, ve klinik olarak yapılacak şeyler kısıtlıdır. Kanserin tanısı jinekolojik muayene ve alınan örneklerin patolojik incelemesi ile yapılır. Erken evre kanserlerin tedavisinde sadece rahim boynu veya rahimin alınması ile başarılı sonuç elde edilirken, ilerlemiş kanserlerde büyük ameliyatlar ve bunlara ek olarak yapılan radyoterapi ve kemoterapi tedavilerinin sonuçları pek yüz güldürücü olmamaktadır.
RAHİM KANSERİ
En sık görülen jinekolojik kanserlerdir. Rahim kanserleri %80 oranında menapoz sonrasında görülmektedir. Ortalama görülme yaşı 61 dir. Rahim kanaması hastalığın erken evre bulgusudur, ve tanınmasını kolaylaştırmaktadır. Hastalığın nedeni olarak aşırı ve uzun süre östrojen (Kadınlık hormonu) hormonuna maruz kalmak ileri sürülmektedir. Ayrıca kanserin başlamasını kolaylaştıran risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir.
- Şişmanlık,
- Şeker hastalığı,
- Yüksek tansiyon,
- Östrojen hormon kullanımı,
- Polikistik Over Hastalığı; yumurtalarda fazla miktada kistler ve yumurtlamama ile karakterize klinik bir tablo,
- Östrojen salgılayan tümörler,
- Diğer kanserlerin varlığında rahim kanseri sıklıkla rastlanır,
- Erken yaşta adetlerin başlaması ve menapoza geç girmek,
- Bağışıklık sisteminin bozulması,
- Hiç veya az doğum yapmak,
- Birinci derece akrabalarda rahim kanseri olanlarda.
Rahim kanserinin klinik bulguları, tanısı ve tedavisi
Düzensiz kanamalar, özellikle menapoz sonrası kanamalar en önemli klinik belirtidir. Bu nedenle kadınlarda kanama bozuklukları ciddeye alınmalı ve tanısal testler yapılmalıdır. Ağrı nadir bir bulgudur. Rahim içerisinde cerahat birikmesi ağrıya neden olur ve rahim kanserini kuvvetle düşündürmelidir. Kanserin tanısı jinekolojik muayeneyi takiben rahim içinden alınan parçanın patolojik incelemesi ile yapılır. Tanının desteklenmesinde ultrason gibi diğer görüntüleme metodlarındanda faydalanabilinir.
Kanserin erken döneminde sadece rahimin alınmasını gerektiren cerrahi uygulamalarla şifa sağlanabilir. İleri dönemde büyük cerrahi girişimlere ilaveten hormon tedavisi, kemoterapi ve radyoterapi uygulanmaktadır. Rahim kanserlerinin erken tanısında, her yaştaki ve özellikle menapoz sonrası kadınların karşılaştıkları anormal kanamalarda doktora başvurmaları hayat kurtarıcı olmaktadır.
YUMURTALIK KANSERİ
Yumurtalık aknseri jinekolojik kanserler içinde en çok korkulan kanserdir. Çünkü hastalık ileri evreler ulaşmadan herhangi bir belirti vermemektedir. Düzenli jinekolojik muayene dışında yumurtalık kanserinin erken tanısında kullanılacak bir yöntem henüz bulunamamıştır. Jinekolojik kanserlerin %25 oluşturur ve 50-60 yaşları arasında daha sıklıkla görülür. Gebe kalmamış ve doğum yapmamış kişilerde görülme sıklığı daha fazladır. Bazı ailelerde ise genetik yatkınlık vardır.
Kanserin bulguları ileri evrede ortaya çıkmaktadır ve hastayı hekime getiren şikayet karın ağrısı ve karın şişliğidir. Bu aşamada tümör 12-15 cm boyunda ve karında sıvı birikimi vardır. Tümörün cevre organlara yaptığı baskı nedeni ile idrar yollarına ve mide-bağırsak sistemine bağlı yakınmalar ortaya çıkar. Bunlar, sık idrara gitme, kabızlık, isal, bulantı, kusma ve iştahsızlık gibi şikayetlerdir. Küçük bir grup hasta ise hekime adet düzensizliği ve anormal kanama şikayeti ile başvurmaktadır. Bunun nedeni ise genelde hormon salgılayan tümörlerdir. Tanıda jinekolojik muayene, laparoskopi (karın içi organların görülerek incelenmesine imkan veren tanı ve tedavi amaçlı yapılan bir girişim), ultrason, doppler ultrason, tomografi, manyetik rezonans gibi görüntüleme yöntemleri ve kandaki tümör belirteçlerinden faydalanılır.
Tedavide cerrahi girişim en etkin tedavi yöntemidir. Cerrahi girişim aynı zamanda hastalığın yaygınlık derecesinin saptanmasını ve sonraki tedavi yaklaşımını belirlemekte yardımcı olur. İlerlemiş evrelerde cerrahi tedaviye radyoterapi ve kemoterapide eklenir.