Tüberküloz ( Verem ) çok eskiden beri bilinen, tüm dünyada ve ülkemizde çok ciddi halk sağlığı sorunu olmaya devam eden verem basili tarafından oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Dünya nüfusunun üçte biri verem basili ile enfektedir ve enfekte olanların % 10'u yaşamlarının bir döneminde verem hastalığına yakalanırlar. Dünyada her yıl 8-10 milyon yeni hasta ortaya çıkmakta, 2-2.5 milyon insan veremden ölmektedir.
Türkiye'de durum farklı değildir. Türkiye'de 15-20 milyon arası bir nüfusun enfekte olduğu, 25-30 bin hastanın olduğu tahmin edilmektedir.
Tüberküloz hastalığında bulaşma , hastadan hava yolu ile olur. Tüberküloz basilinin akciğerlere yerleşip çoğalabilmesi için alveollere kadar ulaşması gerekmektedir. Bu da ancak hasta kişiden solunum ile havaya saçılan damlacık çekirdeklerinde asılı halde bulunan basillerle mümkün olabilmektedir. Çapları yaklaşık 1-10 mikron olan partiküller alveollere ulaşır, fakat 1-3 mikron olanlar daha yüksek oranda ulaşır. Yaklaşık 1 mikron çaplı partiküller havada birkaç saat asılı kalabilmektedir.
Çeşitli solunum olaylarında damlacık oluşturma potansiyeli farklıdır. Konuşma ile 0-210, öksürme ile 0 - 3.500 ve hapşırma ile 4.500 - 1.000.000 partikül oluşur . Bu nedenle öksürme ve hapşırma sırasında hastaların ağızlarını kağıt ya da bezden bir mendille kapatmaları istenmelidir.
Yapılan deneysel araştırmalar, tüberküloz basilinin tozla, toprakla, hastaların eşyalarını kullanmakla ya da aynı kaptan yemekle bulaşamayacağını göstermiştir.
En bulaştırıcı olan hastalar balgam mikroskobisinde ARB pozitif olan akciğer ve larinks tüberkülozlulardır. Hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere bulaşma riski fazladır. Bunlar, aile bireyleri, aynı evi paylaştığı arkadaşları, işyeri arkadaşları olabilir.
Bulaşmada kişinin yaşadığı ortamda önemlidir. Ortamda yeterli havalandırmanın olmaması, bireyin yaşadığı ortamın güneş ışığı alıp almadığı ve daha öncede belirtildiği gibi kaynağa yakın olup olmama bulaşmayı etkileyen faktörler arasında önemli bir yer tutmaktadır.
Tüberkülozdan korunma, dört başlık altında sıralanabilir.
* Bulaştırıcı hastaların tedavisi, basil kaynağını yok eder.
* Koruyucu ilaç tedavisi
* BCG aşısı
* TB bulaşmasının önlenmesi
Korunmada önemli olan kaynak vakanın mümkün olduğu en erken zamanda tespit edilip tedavi edilmesidir. Etkili tedavi ile ilk günlerde basil sayısı hızla azalmakta , bunun yanında öksürük sıklığı da azalmaktadır . Hastaların bulaştırıcılığı, etkili tedavi ile 2-3 haftada pratik olarak sona erer. Bu nedenle, Tüberkülozlu hastayı hemen izole etmek ve etkili tedaviye başlamak korunmada en önemli faktördür.
Koruyucu ilaç tedavisinin amacı, tüberküloz hastası ile teması olan kişide enfeksiyon gelişimini ya da tüberküloz enfekte kişide tüberküloz hastalığı gelişimini önlemektir. Ancak koruyucu ilaç tedavisi her kişiye değil, hasta olmadığı kanıtlanmış yüksek riskli gruplara verilmelidir.
BCG aşısı ülkemizde biri doğumdan 2 ay sonra, diğeri ilkokul birinci sınıfta olmak üzere, çocuklarda iki kez BCG yapılmaktadır. BCG, üç aylıktan büyük herkese, tüberkülin cilt testi yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. BCG, tüberküloz enfeksiyonundan koruyucu etki yapmaz, kanla ve lenfatik sistemle basilin yayılmasını engeller. Böylece hayatı tehdit eden milier, menenjit TB gibi durumların ortaya çıkışını azaltır.
Tüberküloz bulaşmasının önlenmesinde, bulaştırıcı olgulara hızla tanı konulması ve tedavi başlanması önemlidir. Bunun yanı sıra kişisel önlemler (öksürürken ağzın kağıt mendille kapatılması vs ) , kişinin yaşadığı ortamın düzeltilmesi, toplumun bu konu hakkında bilinçlendirilmesi de bulaşmayı önlemede önemli faktörler arasındadır.